27 Haziran 2016 Pazartesi

Kendime mektup

 Sevgili kendim,
 Evet, yine ben. Ve sen, kürkçü dükkanım.
 Zulüm, artık her yerde. Yapılan tüm zulümler zahirde zalimin yanına kar kalmakta. Dünya başka bir gezegenin cehennemi olmakta ısrarcı. İnsanlar kendi içlerine bakması gerekirken kendi işlerine bakmaya devam etmekte. Vaad edilen kıyamete freni patlamış kamyon gibi yaklaşıyoruz. Sevgisizlik tohumları artık filizlendi. Yakında boy verir. Ne yazık! İçtiğimiz suyun bile tadı kalmadı. Asla olmam dediğimiz her şeyi itinayla olmaya devam etmekteyiz. İmkansız denilen dağları bir bir aşmaktayız. Bilim oldukça ilerledi. Artık Mars'a gitmek işten bile değil. Şuradan şuraya gidemeyen insanlık ışık yılı yol almaya meyilli. Gönülden gönüle köprü kuramayan bizler gezegenler arası köprü kurma derdine düştük.

Çıkımda güvensizlik, huzuru aramaya çıktım. Ahmet Hamdi'nin Huzur Sokağı'nı bulabilmek için binlerce kilometre yol katettim. Canım ülkemi karış karış gezdim. Maskeli balo gibiydi her yer. Sahte yüzler, sahte kalpler. Sevgisizlik öyle boy vermiş ki huzuru aramaya çıktığımız yollarda eşkiyalık yapmaya başlamışız. Kendi engellerimiz aslında kendimizmişiz. Geç fark ettim. İnsan kendine ne yakın. Ah insan... Kendine ne kadar da uzak.

 Son söz vesselam. Sevgisizlik tohumlarının ekilmesine izin verme. Filizlenmiş mi gördün, ne kadar acı çekersen çek içinden söküp at!