9 Temmuz 2016 Cumartesi

Tutamıyoruz zamanı

Tutamıyoruz zamanı. Zaten hiç tutamadık da. Kol saatimiz tıkır tıkır işlemeye devam ederken ya dünde esir kaldık ya yarının hayaliyle yanıp kavrulduk. Elimizde koca bir hiç kaldı. Zamanı tutamadık, tutamayız da zaten.
Anın kıymetini bilemezken sonsuzluk, ölümsüzlük arayışından da geri kalmadık. Elimizdeki bize el gibiydi zaten. Küçük bir çocukluk anısı gibi. Pek hatırlanmıyor nedense. Hatırladıkça şapşal bir ifade alan yüzümüz... O anı tutmak için çırpınan ellerimiz... Sanki biz yaşamamışız gibi el yerine konan hatıralar, hatıralarımız...
 Kum saati misali tüketiyoruz günlerimizi. Yan yatmadan, çamura batmadan yaşayabilsek tutabilir miyiz zamanı?